Gazeteci Yazar Sibel Erarslan ile Gençlik Sohbetleri 5

Gazeteci-Yazar Sibel Eraslan, Üniversitemiz tarafından 5’incisi düzenlenen Gençlik Sohbetleri Programının konuğu oldu.

Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Prof. Dr. Fuat Sezgin Konferans Salonu’nda Rektörümüz Prof. Dr. Ali Osman Öztürk, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Halil İbrahim Şimşek, akademik ve idari personelimiz ile öğrencilerimiz katıldı.

Rektörümüz Prof. Dr. Öztürk, programın açılışında yaptığı konuşmada, Gençlik Sohbetleri kapsamında, daha önce sırasıyla Etnospor Konfederasyonu Genel Başkanı Bilal Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Gazeteci-Yazar Prof. Dr. Yusuf Kaplan ve Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürü Serkan Keleşer’i öğrencilerle buluşturdukları anımsatarak, bu programın 5’incisinde Gazeteci-Yazar Sibel Eraslan’ı ağırlamaktan mutluluk duyduğunu ifade etti.

Sibel Eraslan: “Ruhumun yol arayışları beni İslam da kadın rol modelleri üzerine düşünmeye sevk etti”

Daha sonra, programda gençlere hitap eden Sibel Eraslan, edebiyat alanındaki çalışmalarından ve eserlerini yazma sürecinden bahsetti.

“Edebiyat alanındaki çalışmalarım ve 19 kitabım var. Bunların büyük bir kısmı kadınlarla ilgili” diyen Eraslan, şöyle konuştu:

“İslam dünyasında, Osmanlı dünyasında, Selçuklu dünyasında kadınlarla ilgili bir çalışma seli diyebiliriz. Burada kendime bir rol model arıyordum. Benim coğrafyamdan kimler var, benim dilimi anlayan, ruh dünyamı anlayan, fikir dünyamı anlayan, benim kaderimi paylaşmış, tarihi geçmişimin içinden gelen kimler var? Ruhumun yol arayışları beni İslam’da kadın rol modelleri üzerine düşünmeye sevk etti. Ve Çok fazla kitap biriktirip, daha sonra okuma, düşünme ve onları bir tezgahta mekik gibi dokuma zamanı gelecekti sonraki yıllarda. İslam kadın modeline, oradan İslam aile modeline ulaşmak için bir zihin çalışmasıydı bu. Daha sonra da kitaplarımı yazma aşamasına geldim.”

“Aileyi düşünmek için önce insanı düşünmek gerekiyor”

Eraslan, aileyi düşünmek için önce insanı düşünmek gerektiğini altını çizerek bu noktada Kur’an-ı Kerim’in önemli olduğunu vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bir edebiyatçı olarak Kur’an-ı Kerim’i çok önemsiyorum. Batı edebiyatına baktığınızda en çok okunan kitaplar Tevrat ve İncil. Baktığınız zaman Hz. Musa ile ciltlerce eser bulabilirsiniz. Ben Hz. Asiye’ye çalışırken Türkçe eser bulamadım. Hz. Musa’ya baktığım zaman Türkçe birkaç eser bulabildim belki. Ama Avrupa’da külliyatlar vardı Hz. Musa ile ilgili. Ciltlerce yazılar, romanlar, şiirler, ansiklopediler vardı. Biz bunları aşabilmek zorundayız. Bizim medeni eksenlerimiz. Bu eksenleri bildikten sonra kendi koordinat sisteminizi kurabiliyorsunuz. Bu yüzden de insan nasıl bir varlıktır? Bilmek zorundayız. Türkiye’de de dünyada da Kur’an-ı Kerim en çok okunan kitaplar arasındadır. Ama yüzünden okumayı kastetmiyoruz. Mukayese ile düşünerek bu okumayı bırakmamak zorundayız. İnsan nedir diye öğrenirsek, aile nedir diye de oradan sonuca çıkmak kolay olacak.”


Çocukların yetiştirilmesi ve aile yapıları üzerine değerlendirmelerde bulunarak konuşmasına devam eden Eraslan, şöyle devam etti:

“Bir çocuğun en iyi yetişeceği yer ailedir, o yüzden sağlam aileler kurmak zorundayız. Günümüzde sadece çekirdek aileler akla geliyor fakat bundan ibaret değil. Çocuklarınız ne kadar çok akraba görürse sevgiyi, paylaşmayı, dayanışmayı da daha fazlalaştırabiliyorlar. Çekirdek aile de aslında ailenin dönüşmüş hali. Özellikle 2. Dünya Savaşı’ndan sonra büyün dünyaya empoze edilen bir kavram. Amerika’da, Fransa’da çok çocuklu aileler üzerine diziler var. Çok çocuk her zaman öneriliyor. Niye oralarda alternatif olarak sunuluyor da bizde bir facia olarak her aman anlatılıyor. Çok çocuklu ailelerinin evlatlarının nasıl perişan olduğuna dair bizde pek çok tiyatro, sinema vardır bizde. Bunları maruz kaldığımız küresel propagandalar olarak görüyorum.”

“Dünyanın büyük bir yalnızlaşma problemi var”

“Giderek çekirdek aileyi kendimize yük olarak görmeye başladığımız bu süreçte aşırı bireyciliğin çelik gibi bir yalnızlığı var. Dünyanın büyük bir yalnızlaşma problemi var.” Diyen Eraslan, şunları söyledi:

“İletişiminde en yüksek olduğu bir seviyedeyiz dijitalleşmiş dünyada. Hem en fazla iletişimin olduğu hem de iletişim sorununun da en yüksek olduğu bir dönemdeyiz. İnsanlar annesiyle, karısıyla, kocasıyla, çocuklarıyla konuşmaktansa whatsapp ya da instagramda, twitterda insanların arasında birbirlerinin fotoğraflarını göstermeyi daha anlamlı buluyorlar. Selfie çekmek bizim şu an ki dünyamızın özeti. Selfie’de kendimizden başka kimse yok. Tek başınızasınız. Başka kişiye ihtiyacı yok. Aile nerede kalmış? Aile tamamen geride kalmış ama arkadaş, kardeş, kuzen de yok. Hatta bir memlekete bağlılık yok. Bu aynı zamanda büyük bir yok oluş. Aile aynı zamanda mahremiyet demektir. Perdelerimizi çekip aile meselesidir bu, kendi içimizde kalsın dediğimiz meselelerimiz vardı. Aile bir onur, şeref makamıdır. Anne, çok şerefle baktığımız bir kavramdır. Baba da öyledir ama anne merhameti de olduğu için, kapsayıcılığı, kol kanat gerişi de olduğu için Türk, Rus ve Arap edebiyatında çok yüksek bir mevkidedir.”

Katılımcılardan gelen soruları da yanıtlayan Sibel Eraslan, program sonunda kitaplarını imzalayarak öğrencilerimize hediye etti.


HIZLI ERİŞİM